Salı, Nisan 18, 2006

Skorer oyuncular...

Sizce niye insanlar sürekli eş değiştirir?

Bir kaç ilişkisi olanları anlarım. Değişik tadların peşinde koşabilirler. Ama onlarca ya da yüzlerce eşiniz olduysa? Aralarında bir fark görebiliyor musunuz? Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'nde Thomas'ın aradığı detayları mı arıyorsunuz? Hayır, gerçekten çok az fark var. Ve bu fark, matematikte bir limitin sonsuza giderken kesrin sabit bir sayıya yaklaşması gibi, deneyiminiz belli bir üst limiti aştıktan sonra artık farkedilmez oluyor.

Peki hâlâ niye insanlar skor peşinde koşar?

Çünkü aslında onlar olabildiğince fazla erkek/kadın tanımaya çalışmıyor, arada fark aramıyorlar. Temelde eksik özgüvenlerinin onaylanmasını bekliyorlar. Sevgi eksiklerini tamamlamaya çalışıyorlar.

Her birlikte olduğu kişi, onda yalnızca zafer duygusu uyandırır. Yine elde etmiştir, hâlâ iyidir, hâlâ beğenilmektedir. Zafer onundur.

İnanın bir zamanlar yatağa götürdüğüm kadınları çıplak gördüğümde, canım onlarla birlikte olmak istemezdi. Çünkü gerisi bir formalite idi.

Çok yakışıklı bir erkek ya da çok güzel bir kadın bile çocukluğundaki sorunlardan dolayı bu hastalığa yakalanmış olabilir. Sürekli eş değiştirmeleri kendilerince ya da etraflarınca çapkınlık olarak görülebilir ve iltifât görebilirler. Ama bence patalojik bir durumdur ve tedavi gerektirir.

İnanın tedavisi de çok kolaydır. Ama size acı verebilir. Çünkü tedavi sonucunda eski güzel yaşamınız yerine, tercihen tek eşli yaşamanız ve bu ilişkiyi bir süre devam ettirmeniz beklenir.

Sonuçta eskisi gibi lüzumsuz enerji harcamanız da gerekmez. Enerjinizi kendiniz ve eşiniz için harcarsınız. Eskisinden daha da mutlu olduğunuzu görürsünüz.

4 yorum:

Yaz dedi ki...

Bence paranın haricinde, çok olan herşey rahatsızlık verir insana. (Çok parada hazımsızlık verir ya neyse, başa çıkılabilir). Tek eşlilik iyidir güzeldir huzur vardır :))

Özge Başağaç dedi ki...

Ben henüz patolojik bir durum olmasam da hızla o yöne doğru kaydığımı hissediyorum.Bazen insanın elinde olmadan gelişiyor ilişkiler.Daha doğrusu üzerinde çok düşünmeden gelişiyor.Sonunda çıkabilecek sorunları baştan görerek başlıyorsun bir şeylere.Çünkü o anda canın o insanla birlikte olmak istiyor.(Sebep fiziksel veya duygusal)Bir süre iyi gidiyor herşey. Sonra bir sabah uyandığında artık onu sevmediğini anlıyorsun.Ama öyle yavaş yavaş değil, cidden bir sabah uyandığında pat diye aklına düşüyor sevgisizlik.Kendi kendine o sevgisizlik için bahaneler sıralıyorsun, ki fazlasıyla buluyorsun.İşte ben o noktada kendime çok kızıyorum. Bütün bunları başlarken de biliyordun o zaman neden bunca vakit kaybettin, neden o insanı da üzdün? Bu sorulara verecek cevabım yok.Birçok insan için de yok.O kopuşu hızlandıran şeyler var sadece.Hiç kimseyi aldatmadım. Ama hayatımın geri kalanını aynı insanla geçirme fikri bende hep bir panik duygusu yarattı.Ne zaman bir adam bana evlenme teklif etse ondan soğudum.Sebebi Thomas benden önce söylemiş olabilir mi?"Sevişmek aynı şeyin sonsuz tekrarından başka bir şey değil midir sonuç olarak? Hayır, hiç değil. Düşleme sığmayacak bir küçük parça her zaman her sevişmede vardır." Sevişmeyi çıkar yerine ilişkiyi koy.Galiba o yüzden.

KUGUU dedi ki...

Biralar ilidi... Haftasonunda bloglarda araya giren tatsiz konular tadimizi kacirdi ama sen yoktun zaten... suya sabuna dokunmayanlardan misin sen de?

KB:(

ucusanlar dedi ki...

Deniz Fener'ine:

Sevme Korku'n var bence. Ya profesyonel bir yardım alacaksın, ya da kendini çok iyi geliştirip normalize edeceksin.

Şunu net olmalı kafanda. Vakit kaybetmiyorsun, yalnızca kendini daha iyi tanıyorsun ve beklentilerinin daha net farkına varıyorsun. Bütün bu eğreti ilişkiler, seni asıl büyük ilişkine hazırlıyor. Doğa/Tanrı senin karşına o kişiyi çıkarttığında donanımlı olmalısın. Hiç sıkma kendini ve gönlünce yaşa. Ama aşağılamadan ve birlikte olduğun kişiye -donanımı ne olursa olsun- saygı duyarak.

Hiç kimseyi aldatmadım lâfına da takıldım. Bu toplumsal bir program. Senin aldatma olarak gördüğün davranışlar, başka kültürlerde öyle karşılanmayabilirler. Rahat ol.

Hayatının geriye kalanını bir insanla yaşamaya hazır değilsen başlamamalısın. Aksi halde, canım ne zaman isterse o zaman bırakırım diyerek, ciddi ve sağlıklı bir ilişkide kendi ruh hâlini güçlü tutamazsın. Bilirsin lâfı, "Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşa, yarın ölecekmiş gibi ibâdet et", hiç ayrılmayacakmış gibi bağlan, yarın ayrılacakmış gibi güçlü ve bağımsız ol ilişkinde.

Sevişmek özel, çiftleşmek dediğin gibi. Bir çok insan aradaki farkı bilmediğinden, tak fişi bitir işi yaşıyor. İnsan bir zaman sonra, çok seçici oluyor, zorun peşinde koşuyor. Öyle dakikalık sexler kesmiyor.

Aklıma şu şarkı geldi, ne güzeldi aslında: "Sevmek bir ömür boyu, sevişmek bir dakika"